26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan ve acısı hala yürekleri dağlayan Hocalı Katliamının 30.yıl dönümü ve 1918 yılında Kars'ta gerçekleştirilen Ermeni katliamının ortak bir şekilde anılması amacıyla, Çankırı İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Azerbaycan Gence Bölgesel Kültür İdaresi Samuh İlçesi Haydar Aliyev Merkezi koordinasyonunda ''Hocalı Faciası, Kars Katliamının Tarihe Yansıyan Yüzü'' konulu çevrimiçi program gerçekleştirildi.

Programa Çankırı İl Milli Eğitim Müdürü Muammer ÖZTÜRK, Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Ali DEMİR, Moderatör ve Gazi MTAL Müdür Yardımcısı Esra ACAR; konuşmacı olarak ise T.C. Gence Başkonsolosu Zeki ÖZTÜRK, Samuh İlçesi Haydar Aliyev Merkezi Müdiresi Nurane HASANOVA, Samuh İlçesi Instıtut Kasaba Tam Ortaokul Öğretmeni Aida ELYAZOVA katılım sağladı.

Azerbaycan ve Türkiye ortaklığıyla yürütülen ''My name is Leader'' projesi ana fikri ile gerçekleştirilen program kapsamında, uluslararası anlaşmalara göre de bir insanlık suçu olan ve  yüzyılın en kanlı katliamlarından biri olan Hocalı Katliamının yüreklerde insanlık adına ne denli büyük bir acı ortaya koyduğu konusu katılımcılar tarafından anlatıldı.

Programa konuşmacı olarak katılan T.C. Gence Başkonsolosu Zeki ÖZTÜRK gerçekleştirilen katliamlara ilişkin sayısal veriler ışığında, bilgiler paylaştı.

Mustafa Kemal ATATÜRK'ün '' Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, kederi ise kederimizdir." sözü hatırlatılarak iki ülke arasındaki birlik ve beraberliğe vurgu yapıldı. Hocalı Katliamında 106 kadın, 83 çocuk, 70'ten fazla yaşlının hunharca katledildiği, bunun büyük bir insanlık suçu olduğunun altını çizdi. Uluslararası anlaşma ve sözleşmelere rağmen katliamın yapıldığı, ayrıca bununla da yetinilmeyerek Osmanlının da soykırımla suçlandığı dile getirildi. Bu tür suç isnatlarının kamuoyu oluşturmaya yönelik, gerçeklikten uzak gerçeklerle bağdaşmayan bir durum olduğu belirtilerek, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN'ın "Bizim bu teklifimiz hala geçerlidir. Bırakalım bunu tarihçilere, yapsınlar çalışmalarını, getirsinler önümüze,( Ermeniler) arşivlerini açsınlar, biz arşivlerimizi açtık. Şu anda 1 milyon üzerinde belge bizde incelenmiş hazır durumda, onların da kendi arşivleri varsa buyursunlar, açsınlar, bunların üzerinde çalışmalar yapılsın ondan sonra karar verilsin ve bu karara hep beraber uyalım.  Onların yapacakları çalışmanın siyasetçilere sunulmasını istediklerini, eğer bir hesaplaşma gerekiyorsa bunu Türkiye'nin yapacağını, Türkiye'nin geçmişinden asla bir endişesi olmadığı..." sözleri de hatırlatıldı.

Topraklarımızdaki yaşanmışlıkları nakış nakış sözcüklerle geleceğe taşıyan Türkülerimiz / ağıtlarımızdan örnekler verildi. Bir acının, bir çığlığın, dünya dolusu duygunun dillerde karşılık bulduğu, çağlar ötesine haykırışın dizelerde notalarda karşılık bulduğu "Bitlis'te Beş Minare" türküsünün acı öyküsü katılımcılarla paylaşıldı. Bitlis'te beş minare (beri gel oğlan beri gel)/ Yüreğim dolu yâre (beri gel canan beri gel)/ İsterem yanan gelem (beri gel oğlan beri gel) / Cebimde yok beş pare (beri gel canan beri gel) / Tüfegim dolu saçma (beri gel oğlan beri gel)/ Güzelim benden kaçma (beri gel canan beri gel) Doksan dokuz yaram var (beri gel oğlan beri gel)/ Bir yara da sen açma (beri gel canan beri gel)

İnsanlık tarihine kara bir leke olarak yazılan bu katliamın, hiçbir zaman unutulmayacağı belirtilerek; katliamda hayatını kaybeden soydaşlarımıza iki devlet, bir millet olarak Mevla'dan rahmet diliyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.